Mirabal Kardeşler olarak bilinen Patria, Minevra ve Maria Teres Dominik Cumhuriyeti’nde otuz yıl süren diktatörlüğe karşı canları pahasına mücadele veren üç kız kardeş, nam-ı diğer KELEBEKLER…
Onların anısına her yıl 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günümüzü hatırlatıyoruz.
Biz TMMOB üyesi kadınlar, Mirabal Kardeşleri ve tarih boyunca emeğine, özgürlüğüne, bedenine, kimliğine, yaşamına sahip çıkmak adına verdikleri mücadelede yaşamını yitiren ve mücadeleye devam eden tüm kadınları saygıyla selamlıyor; her türlü şiddete karşı kadın mücadelesi ve dayanışmasını yükselteceğimizi haykırıyoruz.
Siyasal iktidar hayatın her alanında olduğu gibi, salgın sürecini de siyasi ve ekonomik kaygılara öncelik vererek yürütmektedir. Bu zorlu şartlarda canları pahasına çalışan başta sağlık emekçilerimiz  kadınlarımız, çocuklarımız  olmak üzere tüm ülke halkı bu iradesizliğin  kefaretini ödemektedir.
Demokratik yollarla seçilmiÅŸlerin, gazetecilerin, hukukçuların, sanatçıların, mimarların, mühendislerin, doktorların, öğretim elemanlarının, hakkını arayan işçinin, toprağına sahip çıkan köylünün, yani her alanda mesleÄŸini etik ilkeler doÄŸrultusunda yapmaya çalışan tüm bireylerin hukuk dışı gerekçelerle yargılandığı, tutuklandığı, KHK’lar ile tüm haklarının ellerinden alındığı, insan haklarının ihlal edildiÄŸi hatta yok sayıldığı, cinsiyetçiliÄŸin iktidar mekanizmalarıyla yeniden üretildiÄŸi, yolsuzluÄŸun yönetsel araç haline getirildiÄŸi günlerden geçmekteyiz.   Â
Mühendis, Mimar ve Åžehir Plancısı biz TMMOB’li kadınlar; Â
Kadına yönelik şiddetin ekonomik krizler, çatışmalar veya salgın hastalık gibi dönemlerde her zaman artış gösterdiğini biliyoruz.
2020 yılının ilk aylarından itibaren hızla yayılan COVİD 19 pandemisinde de tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir çok kadın destek hizmetlerden mahrum bırakılırken, kendilerine şiddet gösteren erkeklerle kilit altında yaşamak zorunda bırakıldı. Pandemi ile çalışma hayatında cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşti,   yaşanılan ekonomik kriz kadınların yaşam dengesini olumsuz etkileri her geçen gün artmaktadır. Pandemi dönemini hala yaşadığımız bugünlerde kadınların işten çıkarılma oranı  artmıştır. DİSK’in Eylül 2020 raporuna göre kadın işgücü %12, istihdamı %10.5 azaldı. İşsizlik oranı %39.4 iken, kadınlarda %45.3’tür. Kadına yönelik şiddetin arttığı bu dönemde, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2020 yılının ilk dokuz ayında 152’si şüpheli olmak üzere  269 kadın öldürüldü.
 Varlığını ancak ve ancak koÅŸulsuz biat eden bir toplum yaratarak devam ettirebileceÄŸinin bilincinde olan iktidar pandemiyi de bahane ederek, siyasal islamın temel felsefesi olan , kadının kontrol altında tutulması, toplumsal yaÅŸamdan uzaklaÅŸtırılması, itaat ve hiyerarÅŸik bir iliÅŸki düzeni içinde sınırlandırılması yönündeki hamlelerine her geçen gün bir yenisini eklemektedir. Laiklik karşıtı siyasal iktidar, eÄŸitim, çalışma yaÅŸamı, istihdam gibi toplumsal yaÅŸamın tüm alanlarında  gerici politikalarını biz kadınlar üzerinden yürütmektedir. Kadınların zorlu mücadelelerle elde ettiÄŸi pek çok kazanım iktidarın kimi açık, kimi kapalı müdahaleleriyle ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Bireyleri dışlayıp, aileyi ve ataerkil yapıyı ön plana çıkaran sistematik uygulamalar,  giderek kronikleÅŸen krizin yarattığı çaresizlik duygusu ile birleÅŸince toplumun en güçsüz kesimlerine, kadınlara, çocuklara, LGBTİ bireylere ve hayvanlara yönelik her türlü baskı, dayak, taciz, tecavüz, cinayet gibi biçimlerde ortaya çıkan ve ivmelenerek artan bir ÅŸiddet yaÅŸanmaktadır.Â
6284 sayılı Kadını Koruma Kanunun etkin bir biçimde uygulanması ve İstanbul SözleÅŸmesi’nin ÅŸartlarının yerine getirilmesi ile kadına ÅŸiddetin ve kadın cinayetlerinin durdurulacağını her alanda dile getiren ve mücadele eden kadınlar, hükümet yetkilileri ve yandaÅŸları tarafından da hedef gösterilmektedir.Â
İktidarın Türkiye’nin de  çalışmalarına dahil olduÄŸu ve 2011 yılında imzaladığı Kadınlara Yönelik Åžiddet ve Aile İçi Åžiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İliÅŸkin Avrupa Konseyi SözleÅŸmesi ya da bilinen adıyla İstanbul SözleÅŸmesi’nden çekilmek üzere  yaptığı açıklamalar ve sözleÅŸmenin iptali üzerine yapılan tartışmalar kadına yönelik ÅŸiddetin artmasına zemin oluÅŸturmuÅŸtur. Yapılan gerici açıklamalar iÅŸyerlerinde yaÅŸanan cinsel taciz, mobbing, ekonomik, psikolojik ÅŸiddet, flört ÅŸiddeti, kadına yönelik taciz, tecavüzü sıradanlaÅŸtırarak, yaygınlaÅŸmasına neden olmaktadır.Â
Biz TMMOB’li kadınlar
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanların aynı zamanda evlilik yaşını küçültme eğiliminde olan, tecavüz konusunda eril çözümleri öne süren çevreler ve kişiler olduğunu biliyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nin özel alandaki şiddetin yanı sıra kamusal alandaki şiddeti de önlediğini biliyoruz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR biliyoruz.
Biz kadınlar salgını fırsata çevirmeye çalışan iktidara karşı seslerimizi, sözlerimizi hep birlikte söylemeye devam edeceğiz.
SESİMİZ, SÖZÜMÜZ GÜCÜMÜZDÜR!
Salgına raÄŸmen, yaÅŸadığımız tüm olumsuz koÅŸullara ve eÅŸitsizliÄŸe raÄŸmen sokakları terk etmeyeceÄŸiz.Â
MÜCADELE KAZANDIRIR VE BİZ KAZANACAĞIZ!
Bu ayrımcılık ve şiddet bitene kadar barış, özgürlük ve eşitlik için şiddete, yoksulluğa  ve iktidarın salgın politikalarına karşı sesimizi yükseltmeye  ve haklarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz!
YAÅžASIN KADIN DAYANIÅžMASI!
YAŞASIN TMMOB KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ!
Â
TMMOB 45. DÖNEM KADIN ÇALIŞMA GRUBU
25.11.2020
Â